Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Üçlü Klasik'ten Bir Gezi     Bugün günlerden cumartesi. Okulumdaki tüm hazırlık sınıflarının Fransa'nın farklı bölgelerine gitmesinin üstünden bir hafta geçti. Biz ise -biz derken hazırlık B ve C sınıflarından bahsediyorum- Fransa'nın doğusunda kalan Alsas bölgesine gittik. Sizlere biraz bu bölgeden bahsetmek istiyorum.  Alsas; leylekleriyle ünlü, gerek eski binaları, gerek derin tarihiyle muhteşem bir bölge. Cennet diyebileceğim bu güzel bölgede Strasbourg, Colmar ve Mulhouse adlı şehirleri gezdik. Bir tane bile gökdelen görmediğime yemin edebilirim. Bazılarımızın gelecek ve gelişmişlik adına yaptığı yüksek, bana kalırsa birer canavardan ibaret olan binalara inat eski tarihini yaşatan, rengarenk evlerle süslenerek bilinçsiz moderniteye karşı gelen bu muhteşem bölgeyi takdir ediyorum.    Gezimize gelecek olursam muhteşem şeyler keşfettiğimizi söyleyebilirim. Yazımın en başında her ne kadar Fransa'ya yapılan bir gezi desem de bizim grubumuz aynı zamanda İsviçre
Bir İnsan'ı Görmek      Bugün sizlere okulda yaptığımız bir etkinlikten bahsetmek istiyorum. Birkaç hafta önce Türkçe dersinde düz yazılardan biyografiyi işledik. Hocamız bizden tanıdığımız birinin biyografisini yazmamızı istemişti. Ben ne kadar düşündüysem de bulamadım. Daha sonra aklıma dedemin biyografisini yazmak geldi. Kağıdı önüme, kalemi elime aldıktan sonra dedem hakkında çok az şey bildiğimi fark ettim. Hemen annemi aradım fakat anneannemin bana daha çok yardımcı olacağını söyledi. Anneannem ise hasta olması nedeniyle yardım edemedi. O da beni annemin amcasına yönlendirince başka çarem kalmadı. Ertuğrul Amca ile konuşurken bir plan çıkarttım. Bu planın yanında annemden de diğer detayları alınca her şey tamamdı. Başladım yazmaya. ----- 9 Eylül 1940'ta, Isparta'nın merkezinde küçük, şirin bir evde doğdu. Annesi ev hanımı olan Saadet  ve Türkiye'nin ilk inşaat mühendislerinden olan babası Salih ona Erol ismini verdiler. 3 erkek kardeşin en büyüğüydü. Orta
Resim
Kedi Cenneti     Bugün günlerden cumartesi. Güzelim 1 haftalık tatilin sonu. Açıkçası tatilimi biraz kötü geçirdim diyebilirim. Pazar günkü doğum günü yağmurları dolayısıyla hasta olup üç gün boyunca evde umutsuzca yattım. Ateşim sanki bir volkanın içine düşmüşçesine yükseldi. Ciğerlerimden çıkan ses motordan farksızdı. Doktora gidince ciğerlerimi üşüttüğümü öğrendim ve kendimi annemin sayısız ve sıkıcı öğütlerine hazırladım. Annemin haklı olduğunu farkındayım ama yine yağmurun altında iskelede eğlenir misin deseler yine yapardım. Bu arada ciğerlerimden hala bir motor gaza basıyormuşçasına ses çıkıyor. Hastalığın kırgınlığını bu gün atlattım diyebilirim. Fakat iyileşmeme yardımcı olan etkenler vardı.    Eskişehir'e gidip de eski arkadaşlarımı görmezsem olmazdı. Onları neredeyse 1 aydır göremiyordum. Bugün için buluşma planı yaptık. İstanbul için kesinlikle yetersiz fakat Eskişehir için en uygun toplu taşıma aracı olan tramvaya bindim. Osmangazi Üniversitesi'nden gelen
Resim
5 Kişi , Doğum Günü ve İskele Bugün günlerden pazatesi. Normal bir pazartesi olsaydı azap çekeceğimi itiraf ediyorum ama bir haftalık bir tatilin başlangıcı olunca yüzümden gülümseme eksilmiyor. Dün benim için önemli bir gündü. 16 Nisan. Tahminimce siyasetçilerin ağzından duyduğunuz o çok önemli 16 Nisan'ı refera ndum seçimi nedeniyle önemsediğimi düşüneceksiniz. Tabi ki referandum da önemliydi fakat yanıldığınızı söylemek zorundayım. Dün, yıllar önce Amerikalı bir havacı olan Harriet Quimby, Manş Denizi'ni uçarak aşan ilk kadın oldu. 3 ay sonra ise yaptığı gösteride uçağı yere çakıldı ve hayatını kaybetti. Evet bu bilgi doğru fakat sizi kandırdım. Aslı sebebi dün benim doğum günüm olmasıydı. Her zamanki gibi sabah kalktım, gündelik işlerimi halledip arkadaşlarımla buluşmak üzere dışarı çıktım. Bir önceki gün, yani cumartesi, en yakın arkadaşım olan Cansu ve bebeklik arkadaşım olan Arda ile plan yapmıştık. Güya ben fark etmeden bana bir doğum günü partisi falan yapacakların
Resim
Amatör Ama İlginç Bir Hikaye Bugün günlerden pazar. Bir haftalık ara tatilimin üçüncü günü diyebilirim. Sizlere sene başında yazdığım amatör bir hikayeyi anlatmak istiyorum. Konsepti biraz değiştirmek istedim. Hoşunuza gideceğini umuyorum. O zamanlar Türkçe derslerinde "Mitoloji" konusunu işliyorduk. Türkçe hocamız da bizlerden kendi tanrı, tanrıça veya yarı tanrımızı yaratmamızı istemişti. Ben de bir tanrıça yaratmaya karar vermiştim. Onunla tanışmaya ne dersiniz ? Galaksi'nin Sahibi    Galseriya. Kafamızı kaldırdığımızda gördüğümüz tüm Yıldızlara, Gezegenlere, Karadeliklere kısacası Uzaya hükmediyor. Tanrıçaların tanrıçası olarak da bilinir. Gri gözleri birer Karadelik gibi insanı kendine çeker. Uzay boşluğu gibi soğuk, siyah saçlarında Yıldızlar dolaşır. Onu temsil eden hayvan panterdir. Tıpkı kendisi gibi sessiz, koyu... Simgesi teleskoptur. Evrenin varoluşundaki patlamada doğduğu söylenir.        Yıllar yılar önce, Galseriya doğduğunda gezegenler oluş
Resim
Su Altındaki Cennetler      Ayvalık, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde bulunan Balıkesir'in Ege Bölgesi'nde kalan bir ilçedir. Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Fakat buraya internete girip, birkaç tuşa basarak bulabildiğiniz bilgilerden bahsetmeye gelmedik. Sizlere; Ayvalık'ı gezmeye gitmiş bir turist gibi değil de, sanki yıllardır biliyormuşçasına, gözlerinizi kapattığınızda denizin kokusunu alıyormuşçasına anlatmak istiyorum.     Bir yere tatile giderken ne yaparsınız ? Arabaya binersiniz. Kimileri araba kullanır, kimileri kulaklıklarını takıp derin düşüncelere dalar, kimileri kitaplarının derin cümlelerinde kaybolur. Fakat Ayvalık'a giderken bu mümkün değildir. Camınızı açabildiğiniz kadar açar, zeytin ağaçlarından gelen koku eşliğinde rüzgarı hissedersiniz. Güneş yüzünüze vururken yol kenarındaki reçel satan teyzeleri, meyve tezgahlarının önünde koşuşturan çocukları izlersiniz. Hatta şansınız varsa bir çoban ve koyun sürüsü. Bu
Resim
Resmedilen Gülün Kafeden Hikayesi Bugün günlerden çarşamba. Uzun ve sıkıcı bir sınav haftasının bitişi, öğrencilerin eve gittiğinde çantalarını bile açmayışı ve hatta eve bile gitmedikleri muhteşem bir gün. Biz de kızlarla sınavların bitişini kutlamaya gidelim dedik. Okuldan çıkınca sola dönüp meydana çıktığımda, beş dakika bile sürmeyen kısa bir yürüyüşle ara sokaktaki şirin kafeye ulaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Aslında buraya daha önce gelmiştim.   Yorgun bir cuma günü evde hızlıca hazırlanmış, annemin İstanbul'a gelişini kutlayan babamın ve arkadaşlarının yanına gidiyordum. İremler ise projelerini yapmak üzere o kafeye gitmişlerdi. Ben de yolumun üstünde olunca bir uğrayayım demiştim. Fakat şimdi anlıyorum ki o anki aceleyle kafamı kaldırıp bakmadığım çevremde ne çok ayrıntı varmış.     Hızlıca girdiğim kafe girişinin ne kadar huzur dolu olduğunu fark etmemişim. Sanki İstanbul'un en kalabalık semtlerinden birinde değil de, güzel bir yaz geçirmek için gittiğim
Resim
Fransızları Anlamak Bugün günlerden cumartesi. Geçen hafta frankofoni haftasıydı. Sınav haftasından bir hafta önce olmasına rağmen eğlenebilmiştim. İlk olarak bahsetmek istediğim atölyeler. Farklı farklı alanlarda ilgisi olan öğrenciler için çarşamba günü atölyeler düzenledi, yurt dışından öncülük etmek üzere öğretmenler geldi. Ben bu atölyelerden ikisi arasında kalmıştım. Afrikan asıllı bir sanatçı ve kendi parfümünü yapmaktan geçen seçimlerim beni çok zorluyordu. Sonunda kendi parfümümü yapmaya karar vermiştim fakat biraz geç kalmış olmalıyım ki atölyedeki kişi sayısı sınıra ulaşmıştı.  Perşembe günü ise hazırlık öğrencileri için tam bir fırsattı. Açıkçası son ders hariç hiçbir derse girmemiştik ve B sınıfı adına konuşursam o gün 6 ders fransızcamız vardı. Bu fırsat değil de nedir ki? Perşembe günü ilkin olimpiyatlar yaptık. Bu olimpiyatlar sadece B ve C sınıfları arasındaydı. Bir parkur, birkaç oyun ve 4 farklı grup-kırmızı,yeşil,mavi ve sarı- vardı. Grupları hocalar seçmişti v
Resim
Pastasız Doğum Günü     Bugün günlerden pazar. Dün babamın doğum günüydü, 11 Şubat. Aslında annemle babamın doğum günleri çok ilginç bir dizilimde. Biri Sevgililer Günü'nden 3 gün önce, diğeri de 3 gün sonra. Normalde doğum günlerini Sevgililer Günü'nde beraber kutlarlar. Ama daha önce de bahsettiğim gibi babam bir fedakarlık yapıp benim için İstanbul'a geldi. Dün, doğum gününü ilk defa ayrı geçirdiler. Ben de buna üzülmedim değil. Cumartesi sabahı kalktığımda annemle günaydın sohbeti yaparken babama küçük bir pasta alabileceğimi, onun çok mutlu olacağını söyledi. Ben de hemen plan yapmaya koyuldum.     İlk olarak bebeklik arkadaşım olan Utku'yu aradım. O da benim gibi liseyi İstanbul'da okuyabilmek için Eskişehir'den buralara geldi. Benden 1 yaş büyük. Geçen sene onun için yaptığımız çılgın veda partisi muhteşemdi. Aslında ben de onun izinden gittim diyebiliriz. Normalde haftasonları arkadaşlarıyla Kadıköy'de takılır. Ama ben yine aksiliği başıma çek
Resim
Çiçek içinde pankek   Bugün günlerden cuma. Zor bir okul yılının son cuması. Birinci dönemin bitişiyle havalara uçan öğrencilerin günü. Gezip tozmak için doya doya vakit bulunan 2 haftalık bir tatil. Daha ne isteyebilirim ki... Sabah uyanması her zamanki gibi çok zor oldu. Yağmur altında şemsiyem eşliğinde okula gittim. Koridorlar karnelerini alıp okuldan çıkmak için sabırsızlanan öğrencilerle doluydu. Ben de en az onlar kadar heyecanlıydım çünkü okuldan çıkar çıkmaz arkadaşlarımla kahvaltıya gidecektik. Saat 8 buçuğa doğru sınıf hocamız karnelerimiz dağıttı. Takdir alanlar saat 10'a kadar okulda kalacaktı. Maalesef bu sene ilk teşekkürümü almış, takdiri 2 puanla kaçırmıştım. İçten içe üzülsemde okuldan erken çıkacağım için mutluydum. Karnelerimiz alıp okuldan fırlamamız bir oldu.     Bir sorunumuz vardı, kahvaltıyı nerede yapacağımıza karar vermemiştik. Çağla'nın ani bir heyecanla pankek yemeye gidelim demesiyle herkes ona katıldı. Moda Caddesi'nin üstünde bulunan yen