5 Kişi , Doğum Günü ve İskele

Bugün günlerden pazatesi. Normal bir pazartesi olsaydı azap çekeceğimi itiraf ediyorum ama bir haftalık bir tatilin başlangıcı olunca yüzümden gülümseme eksilmiyor. Dün benim için önemli bir gündü. 16 Nisan. Tahminimce siyasetçilerin ağzından duyduğunuz o çok önemli 16 Nisan'ı refera
ndum seçimi nedeniyle önemsediğimi düşüneceksiniz. Tabi ki referandum da önemliydi fakat yanıldığınızı söylemek zorundayım. Dün, yıllar önce Amerikalı bir havacı olan Harriet Quimby, Manş Denizi'ni uçarak aşan ilk kadın oldu. 3 ay sonra ise yaptığı gösteride uçağı yere çakıldı ve hayatını kaybetti. Evet bu bilgi doğru fakat sizi kandırdım. Aslı sebebi dün benim doğum günüm olmasıydı. Her zamanki gibi sabah kalktım, gündelik işlerimi halledip arkadaşlarımla buluşmak üzere dışarı çıktım. Bir önceki gün, yani cumartesi, en yakın arkadaşım olan Cansu ve bebeklik arkadaşım olan Arda ile plan yapmıştık. Güya ben fark etmeden bana bir doğum günü partisi falan yapacaklarını hepiniz anlamışsınızdır. Gelelim 5 kişilik ama bir o kadar da eğlenceli partime.

    Eskişehir o kadar da büyük bir şehir değil. Dolayısıyla gidebileceğiniz mekan sayısı da sınırlı. Açık konuşmak gerekirse bir doğum günü partisi için çok farklı bir yerle karşılaştım. Bu arada dışarı çıkar çıkmaz 4 senedir aynı sitede oturduğum Eren adlı arkadaşımla buluştum ve taksiye bindik. Ben nereye gideceğimizi bilmiyordum. Ama Eren de bilmiyormuş ki Cansu ona hemen konum attı. 6 dakikalık bir taksi yolculuğu... Kanlıkavak adlı semt. Kanlıkavak, açık yeşile boyanmış iskelelerle
bezenmiş, ortasından Porsuk Nehri'nin geçtiği, turist olarak gelirseniz adını bile duyamayacağınız bir semt. Yeşil iskeleleri Porsuk boyunca takip ederseniz çevre yolunun başlangıcına kadar gidersiniz. Ne tesadüftür ki bizim taksi de çevre yolunun başlangıcında, köprünün bitişinde durdu. Köprüden sağa döndüğünüzde upuzun bir yürüyüş yolu karşınıza çıkar. Biz de Eren ile yolda yürümeye başladık. İlk başta Porsuk'u görmemizi engelleyen vardı fakat bir süre sonra sonunda güzel nehire kavuştuk. Ben Porsuk'la düşüncelere dalmışken kafamı sağ tarafa çevirmemle sevinç çığlıkları atmam bir oldu. Ben zaten Eskişehir'in açık yeşil iskelelerine aşıkken balonlarla süslenmiş açık yeşil bir iskele görmek  beni mest etti.

   Tam iskeleye doğru koşmaya başlamıştım ki Cansu iskeleden "Gelmeeeğğğğğ..." diye bağırdı. Ben de mecbur arkamı döndüm ve Eren'in gözlerini açabilirsin demesini bekledim. Sabırsız biri olarak dayanamayıp iskeleye koştum. Meğerse eski bir arkadaşım olan Aydoğan da oradaymış ve pastanın mumunu yakmaya çalışıyorlarmış. Cansu'nun ne kadar beceriksiz olduğunu söylesem az. Kendi pastamın mumunu kendİm yaktım. İyi ki doğdun şarkısı, pasta üflemeler, doğum günü videoları çekimleri kısacası seremoni bitince hep birlikte oturduk ve pastayı yedik. Onlara neden bu iskeleyi seçtiklerini sorduğumda boş olanın sadece bu iskele olduğunu söylediler. Bu benim için bir avantajdı doğrusu. Bana kalırsa çok kalabalık yerler insanı boğar. Biraz orda oturduktan sonra üşüdüğümüze karar verdik. Hava zaten sabahtan beri kapalı, bulutlu ve her an sinirlenip de tüm sinirini bize kusacakmış gibi kasvetliydi. Dediğim gibi de oldu. Yağmur başladı, hızlandı, hızlandı... Şimşekler çaktı, hava gümbürdedi. Fakat hiçbirimiz havanın bize gösterdiği sert tepkiden şikayetçi değildik. Aksine yağmuru çok severdik.

Biz iskeledeki 5 kişilik partimizden çıkıp bir kafeye doğru yola çıkalım. Yağmur bizi evlere tıkmak istercesine saldırsın. Bir süre sonra şemsiyesiz yürüyemeyeceğimizi farkettik. Cansu'nun evi yakındı ve evinden 3 adet şemsiye aldık. Önümüze çıkan ilk kafeye kendimizi attık. Yemeğimizi yedik, oturduk, sohbet ettik. Güzel bir doğum gününün son saatlerini de beraber geçirip Eren'le eve gitmek üzere taksiye bindik. Sitede de bir mangal partisi olduğunu duyunca keyfimize doyum olmadı. Bir sonraki doğum günüme kadar bekleyelim. Kimbilir daha neler göreceğiz.

Yorumlar