Kedi Cenneti




    Bugün günlerden cumartesi. Güzelim 1 haftalık tatilin sonu. Açıkçası tatilimi biraz kötü geçirdim diyebilirim. Pazar günkü doğum günü yağmurları dolayısıyla hasta olup üç gün boyunca evde umutsuzca yattım. Ateşim sanki bir volkanın içine düşmüşçesine yükseldi. Ciğerlerimden çıkan ses motordan farksızdı. Doktora gidince ciğerlerimi üşüttüğümü öğrendim ve kendimi annemin sayısız ve sıkıcı öğütlerine hazırladım. Annemin haklı olduğunu farkındayım ama yine yağmurun altında iskelede eğlenir misin deseler yine yapardım. Bu arada ciğerlerimden hala bir motor gaza basıyormuşçasına ses çıkıyor. Hastalığın kırgınlığını bu gün atlattım diyebilirim. Fakat iyileşmeme yardımcı olan etkenler vardı.


   Eskişehir'e gidip de eski arkadaşlarımı görmezsem olmazdı. Onları neredeyse 1 aydır göremiyordum. Bugün için buluşma planı yaptık. İstanbul için kesinlikle yetersiz fakat Eskişehir için en uygun toplu taşıma aracı olan tramvaya bindim. Osmangazi Üniversitesi'nden gelen yol arkadaşım SSK yönüne devam ediyordu. Hiç beklemeden bindim. 5 durak, yani 10 dakika sonra adının İsmet İnönü olduğu fakat herkesin Doktorlar, Boyner veya diğer adlarını kullandığı durakta indim. Arkadaşlarımla Boyner'in önünde buluşma kararı almıştık. Ben tramvaya binmeden önce eski arkadaşlarımdan biri olan Kaan beni arayıp çoktan geldiğini söyledi. Ama Boyner'in önüne varınca onu bulamadım. Aradığımda ise cevap vermedi. Heralde meşguldür deyip bir diğer eski arkadaşım olan Arda'yı aradım. Onun geldiği yönü saptadıktan sonra yeni rotamı belirleyip telefonlarınızdaki haritalarda gördüğünüz mavi rotanın zihnimdeki halini takip ettim. Arda'yla buluştuktan sonra Boyner'in önüne geri döndük. Arda da Kaan'a ulaşamadığını söyleyince içeride beklemeye karar verdik. 5 dakika sonra aramızda bir telefon konuşması geçti ve Kaan yanımızda belirdi. Grup tamamlandığına göre gitmeye hazırdık.

Biz nereye gitsek diye düşünürken Arda'nın aklına "Cafe de Kedi" geldi. Rotamız tekrar değişti ve yolumuzua koyulduk. Kafe deyince aklınıza ne gelir? Bir cadde üstünde veya ara sokakta, büyük veya küçük, büfe veya menü bir de sandalyeler ve masalar. Aklınıza gelen tüm düşünceleri unutun. Gözlerinizi kapatın ve hayal edin. Bir ana caddeden ara sokağa saptınız. Biraz yürüdükten sonra bir apartman girişi, kapısında Cafe de Kedi yazan ve bir kedi figürü bulunan tabela, basamaklardan çıktığınızda karşınıza çıkan ilk kapının üstünde ve duvarda yazan uyarılar. Siz merdivenden çıkarken yanınızdan geçip aşağı inen tekir kediyi de unutmayın. Zili çaldınız ve biri kapıyı açtı. 18 yaşından büyükseniz veya büyük gösteriyorsanız şanslısınız, içeri girebilirsiniz. Neden 18 yaş dediğimi sormayın, o bambaşka bir hikaye.

  İçeri girdiniz. Solunuzda kasa, sağınızda "kedilere kapıyı açmayın içerde mama var" benzeri bir söz  yazan kapı ve önünüzde koltuklar, masalar, sandalyeler... Daha da dikkatli incelerseniz yerde duran kedi oyuncaklarını, raflarda veya kitaplık aralarına sanki serpiştirilmiş gibi gözüken kedi yataklarını fark edersiniz. Bu anlattıklarımın hepsinden önce fark edeceğiniz şey ise içerisinin adeta bir kedi cenneti olması. Bize dönecek olursam, arkadaşlarımla balkona geçip oturduk. İlk farkettiğim karşımdaki tellerde kedi yataklarının bir merdiven misali tavana kadar uzanıyor olmasıydı. En üstteki yatakta da beyazli koyu kahveli bir kedi. Yanıma gelmesi için ne yaptıysam boş, gelmedi. Sonra bi anda koltuğumun sağ koluna bir ufaklık sıçradı. Açık kahve ve beyaz tüyleri arasında tekir yerleri de vardı. Sizi üzmek istemem ama ön patisinden biri yoktu. Ama bu ona engel değildi. Biraz zorlansada istediği çoğu şeyi yapıyordu. Koltuğun kolundan masaya atladı, masanın üstünden karşımdaki koltuğa, oradan da çaprazım da oturan Arda'nın koltuğunun koluna... Arda da ben de sevmeye çalışsak da çok sevecen olmadığı belliydi.

   Kısa bir süre sonra siparişlerimizi verdik, Kaan'ın bana aldığı doğum günü hediyesini açtım ve biraz sohbet ettik. Bir buçuk, iki saat sonra kalktık. Merdiven misali uzanan kedi yataklarına, en üstte yatan kediye, topal ufaklığa ve içerideki diğer her şeye veda ettim. İçim burkulmadı değil. Peki ya siz olsanız, kedi cennetine veda etmek ister miydiniz?

Yorumlar