Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Büyük Tutku Bugün pazartesi. Yine çekilmez bir hafta başı. Kendimi motive etmemin tek sebebi haftaya ilk dönem sınavlarının bitiyor olması. Tabii bu ders çalışmayı bırakacağım anlamına gelmiyor. Geçen cuma, kendi kendime ilginç bir projeye başladım. Aslında bu fikri bulmama yardımcı olan fotoğrafçılık kulübü hocası Halil Hoca'ydı. Söylemeyi unutmuş olabilirim, fotoğraf çekmeye bayılırım. Benim için bir tutku derecesinde olabilir. Bana ve kulüp arkadaşlarıma seneye bir sergi açmak istediğini söyledi. Fotoğrafçılık kulübüne sadece hazırlık ve dokuzuncu sınıf öğrencileri katılabildiği için kendisinden sergiyi bu yıl açmasını istedik. Böylece sergiye iki sene boyunca katılabilecektik. O da bize bu çarşamba kesin kararını bildirecek. Ben de neden kendi kendime bir sergi yapmıyorum dedim. Geçen cuma kendime bir flaş bellek aldım. Normalde bu tür işleri hep babama sorarım ama biraz acele etmiştim. Fazla para verdiğimi eve gelince fark ettim. Babam biraz kızdı ama çok da önemseme
Resim
Bir Kase Manzara Bugün günlerden pazar. Sizlere, bu cuma arkadaşlarımla neler yaptığımı anlatmak istiyorum. Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp hazırlanmıştım. Bugün benim için biraz daha farklıydı. Bir ilkokula yardım amaçlı yemek servisi yapmaya gidecektik. Acele etmeden evden çıktım. Derslerle dolu bir sabahtan sonra sınıf arkadaşlarımla yemeğimizi yemiş ve ilkokula gitmeye hazırdık. Öğleden sonra küçük arkadaşlarımızın da yemek servisini bitirip onlarla oyun oynadık.Gitme vakti geldiğinde bize sarılmalarını, yanaklarımızdan öpmelerini hiç unutamayacağım. Okula geri geldiğimizde Fransızca derslerimizin kaynamasına pek üzülmemiştik. Sonuçta haftada yirmi iki saat Fransızca görüyoruz. Biraz beynimin sulandığı su götürmez bir gerçek. Okul çıkışı Karya ve Çağla'yla bir planım vardı. Çeşit çeşit tahıl gevreğinin satıldığı güzel bir kafeye gitmeye karar vermiştik. O kadar çok çeşit vardı ki yine karar verememiştim. Kendime bir not bıraktım, buraya her gelişimde farklı
Resim
Püsküllü Belam ve Kahramanım Bugün günlerden pazartesi. Ara tatilimizin ilk günü. Normalde İstanbul'da yaşıyorum fakat Eskişehirliyim. Geçen cumartesi tatil için Eskişehir'e döndük. Biz derken babam ve benden bahsediyorum. Büyük bir fedakarlık yapıp İstanbul'da okuyabilmem için benimle geldi.  Tren garından çıkarken hocalarımın verdiği ödevler hakkında kara kara düşünüyordum. Garın çıkışındaki taksilerden birine bindik. Arabanın camından dışarıyı seyrederken evde beni bekleyen köpeğimi düşünüyordum. Adı Badem, sekiz yaşında, erkek bir av köpeği. Cinsi dolayısıyla çok hareketli, obur ve tüylü. O kadar tüylü ki onu "püsküllü belam" diye seviyorum. Kimbilir beni görünce nasıl sevinecekti. Ben düşüncelere dalmışken eve geldiğimizi farkettim. Evimiz, şehir merkezine yakın, müstakillerden oluşan şirin bir sitede. Evin önünde durduğumuzda tanımadığı arabayı gören Badem havlamaya başladı. Badem'in havlamasını duyan annem kapıya çıkıp bize gülümsedi. Babamı ve
Resim
Kırmızı Pamuklar Bugün son dersimiz yine fransızcaydı. Açıkçası dün gece çalıştığım hiçbir şey, Madam Peggy'nin ben ve sınıf arkadaşlarım için hazırladığı sınavda çıkmamıştı. Yine de bocalamadım diye düşünüyorum. Okul çıkışı Çağla ve İrem'le ders çalışmaya karar verdik. İrem'in evinin hemen altındaki kafeye gidecektik. Bu arada İrem Moda Caddesi'nde oturuyor. Ne kadar şanslı olduğunu söylesem az. Kafeye adımımı atar atmaz burnuma kahve kokusu geldi. Kahveyi ve kahve kokusunu o kadar seviyorum ki anlatamam. Sipariş vermek için sıraya girdiğimizde biraz acıktığımı fark ettim. Tatlı bir şeyler istiyordum fakat vitrindeki şeyler o kadar güzeldi ki karar veremedim. İlk önce bitter çikolatalı kurabiyeyi gözüme kestirdim. Sonra çilekli pastayı görmemle kurabiye aklımdan çıktı. Daha sonra ise sırayla havuçlu kekleri, tiramisuyu, mozaik pastayı ve elmalı tartı inceledim. Baktım karar veremiyorum, Çağla'nın ne aldığını sordum ve yaban mersinli muffin aldığını söyledi. Oy